İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, ülke genelindeki halk tepkilerinin giderek arttığını ve bunun uluslararası müzakerelere olumsuz etkide bulunduğunu ifade etti. Bu durum, Tahran'ın diplomasi masasında daha az esnek olmasına yol açarken, ülkedeki siyasi iklimin ne kadar gergin olduğunu da gözler önüne seriyor. İçeride yaşanan toplumsal huzursuzluk, dış politikayı şekillendiren faktörlerden biri haline geldi.
Son dönemde İran'da artan sosyal ve ekonomik sorunlar, halkın tepkisini giderek daha da yoğunlaştırdı. Yüksek enflasyon, işsizlik ve artan yaşam maliyetleri, insanların sokaklara dökülmesine sebep olan başlıca etkenler arasında yer alıyor. Özellikle genç nüfus, iş bulma sıkıntısı ve geleceğe dair belirsizlikler nedeniyle derin bir öfke hissediyor. Tahran yönetiminin bu sorunlara karşı yeterli çözüm üretmemesi, halkın güvenini büyük ölçüde sarstı. Dolayısıyla, Türkiye gibi komşu ülkelerle olan müzakerelerin bu kadar zayıflaması, kendi içinde bir çelişkiyi barındırıyor.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, müzakerelerin yeniden başlaması ihtimalinin şu an için uzak olduğunu ve halkın tepkisinin dikkate alınmadan bir ilerleme kaydedilemeyeceğini belirtti. Bu yorum, sadece İran'ın iç politikasıyla değil, aynı zamanda uluslararası ilişkileriyle de doğrudan bağlantılı. Batılı güçlerle olan ilişkilerde yaşanan gerilimler, nükleer müzakerelerinin seyrini etkilerken, bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkiler de belirsizlik içinde ilerliyor. Daha önce sağlanan anlaşmaların gözden geçirilmesi ve yeni anlaşmaların sağlanması, mevcut öfke ikliminin aşılmasıyla mümkün olabilecek gibi görünüyor.
Özetle, İran’daki halk tepkileri, yalnızca iç politikadaki sorunları değil, aynı zamanda dış politikayı da doğrudan etkileyen bir süreçte şekilleniyor. Gözler, İran yönetiminin bu toplumsal öfkeye nasıl yanıt vereceğinde ve bu durumun uluslararası müzakerelere ne denli bir etki yapacağı üzerinde olacak.